
31 ekim cumartesi saat sabah 7 telefonum çalıyor...
ayseL: "napıyosun?"
zot:" (mavi ekran) yatıyorum sen?"
aysel:" sınavdan önce gidip bi yerlerde kahvaltı yapalım mı?"
zot:" oka..çıkalım hadi ozmn giyinip?"
mcdonaldsda yenilen bi kaç pancake biraz gözyaşı, gri bi gökyüzü, yüzümüze yavaş yavaş çarpmaya başlayan eskişehir soğuğu, kanımızda kalmış son damla alkolün verdiği mayhoş yorgunluk ve uyanalı daha sadece 45 dk oldu....
iki eylül kampüsündeyiz şimdi, biraz sohbet, rahatsız koltuklarda teslim olunan 3 5 dk uyku, domatesli çabuk çorba, sınaw zamanı geliyor sonra gündemde irandaki nükleer silahların barışcıllığı,gökyüzünde birazcık bile mavilik yok. içsesim susmuyor, "...bu cumartesi değil olsa olsa pazartesi olabilir. böle cumartesi mi olur??. halbuki nası da ihtiyacım vardı keyifli bi cumartesiye...hof puf..bıdıbıdı..." ... şimdiden bunaldım oysa daha günortası bile değil henüz uyanalı 4 bucuk saat oldu.
onca sorumluluğun yükü varken sırtımda azaltmaya çalışmak için bişi yapasım yok YİNE, öldürüyorum zamanı,harcıyorum onu, birazcık bitsede gitsek havası üstümdeki, kasvetli gökyüzü kendini çoktan karanlığa teslim etti bile oysa saat sdece 5 buçuk...
bahar gelsin istiyorm sanırm. yada sadece keyifli bi cumartesi. bilemedim.gidip proje çalışiiym en iyisi.
saat 21.27 de gelen edit. hayat bazen bana kapak olsun die yada sadece şaka olsun diye çeşitli süprizler yapabiliyo... istediğim keyifli bi cumartesiydi ve havada patlayan bir kaç havai fişek yüzüme kocaman bi gülümseme getirmeye yetti... yaşasın fişekler.yaşasın onları daha büyülü kılan gecenin karanlığı...evet bu kadarda kolay dönebiliyorum sözümden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder