26 Haziran 2011 Pazar

Erasmustayken yazmışım

Zaman. Huzuurm, kafamdaki düğümler, kalbimdeki düğümler, mutluluğum, mutsuzluğum onun merhametinde şimdi..
o sahip olduğum tek şey düşününce hayatın ta kendisi elimizde olan tek şey eninde sonunda gözümüzün önünde
dönüp duran yelkovanla akrebin hareketinden ibaret. Sahip olduklarımı, sahip olamadıklarıma, sahip olduğumu
sandıklarıma bakıyorum, okdr çok şey geçiyorki kafamdan takip edemiyorum sanki kötü bişiker yazsam nankörlük
etmiş olucakmışım gibi hissediyorum ürküyorum. Tanrı hayatı insana başka başka yollardan öğretiyor sanırım,
beklemediğimiz silahlarıyla çıkıyor kaşımıza, çoğu zaman hüzünlü. Öyleki güneşli bi pazar günü herşey "mükemmelken"
o rahatsız edici gerçek birden lastikleri incelmiş paslı bisikletiyle yoldan geçen yaşlı bi adamın yüzüne
yerlemiş çizgilerde, ya da dünyanın başka bi köşesinde hantalvücudunu istasyondaki banklardan birine bırakmış
başı eğik duran bi gencin ellerini kavuşturduğu anda salınıweriyor dünyaya, fark edilmiyor çoğu zaman fark edemiyoruz.

19 Haziran 2011 Pazar

En çok aklımda kalan

"adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. gücü olmayan adalet acizdir, adaleti olmayan güç ise zalim. gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerekir; bunu yapabilmek için de adil olanı güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
adalet tartışmaya açıktır. güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık."
Serenad- Zülfü Livaneli (auerbach')


"bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? ilk âdet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi?
bence hiçbiri değil. bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir.
ama değişim yaşar. hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır: bir erkek."