18 Aralık 2010 Cumartesi

oh comely




" goldaline my dear
we will fold and freeze together
far away from here
there is sun and spring and green forever
but now we move to feel
for ourselves inside some stranger's stomach
place your body here
let your skin begin to blend itself with mine"
Neutral Milk Hotel



Bazı şeyleri sesli söylemem. Anlamazlar demek de istemiyorum ama anlamazlar işte. Mesela insanların kutulara hapsolması ne kadar garip desem, ya da bi çikolatayı dünyadaki en güzel ve son ve en değerli şeyiymiş gibi yesem, yada sevgi dilensem arsızlaşsam şımarsam sorular sorsam, detaylara insem, orlarda kaybolsam yetmezmiş gibi çevremdekilerden de bunu beklesem aslında kocaman bi küstahlıkla belki, yada sokakta gördüğüm yüzünde bir sürü çizgi olan gözlerindeki ışık söne yazmış bisiklet süren o adama kafamdan bi hikaye yazsam, sabahın köründe gözlerimi aralayıp gökyüzünün rengine hayran kalsam izlesem beynime kazısam meselao anı dünyanın en önemli anıymış gibi solusam, sokaktaki şapşal bi köpeğe bakıp acaba şimdi ne düşünüodur die sorsam, yada öylece konuşsam işte bakarlar yüzüme genellikle ya çok ya da boş konuşuyo olurum bi çoğuna göre. Tanrıya şükür çevremde aynı dilden konuştuğum 3 5 kişi var, biri başucumda. Kıymetlilerim. Dillendirdiğim zaman bazı şeyleri dolar gözlerim, öyle sebepsiz yere, mutsuz olduğumdan da değil ama dolar işte . Belki kelimeler bi türlü doğru sıraya geçemediği için. Belki kelimeler aklımdan çıkıp seslere dönüştüğünde üzerlerindeki kontrolüm yitip gittiğinden, bişiyleri yitirmekten ya da sadece yitip gitmekten. Belkide saf Korkudur sebebi.
Hayaller kuruyorum, bulutların ötesinde hayaller, gökyüzünün ötesini düşlüyorum.O yavaş yavaş laciverte dönerken bi yerlerde gün yeni başlıyor ya,işte ben hep o başlangıçta asılı kaldığımı düşlüyorum. orda kendi küçük dünyamda, o dünyaya sığdırdıklarımla.

tanrıya en yakın olduğum nokta

Yaklaşık bi saat önce, gökyüzünde dünyadaki en güzel bulutu gördüm. Hayat bundan ibaret işte, "masmavi gökyüzünde beliren en güzel bulutla kaşılaşmak, bakmalara doyamamak, hayran kalmak, kimseler onun fakrında değilken onun farkında olmak"

Sanırım tanrıya en yakın olduğum nokta bulutlar dedim irem'e.

1 Aralık 2010 Çarşamba

yapıcak bişey yok


kendi kendime ağır geldiğim zamanlar var,
taşıyamıcak olduğum,
pes etmek istediğim,
hayatımdaki tüm olumlu şeylere rağmen bedenime dolup taşan kara kara bulutlar,
huzursuzluklarımın bulaşıcı gibi oraya buraya saçıldığı zamanlarım var,
sebepsiz yere,
görünmez düşmanlarımın tarafından kuşatıldığım, karşı koyamadığım, yenik düştüğüm zamanlar,
onu harmanladığım zamanlar,

yapıcak bişey yok