Stories From a 5 Year Old
or maybe not.
11 Temmuz 2015 Cumartesi
12 Ekim 2012 Cuma
Mutsuzluğundan, çareeizliğinden, çözümlere güçsüzlüğünden, kafasının bulanıklığından ölesiye utanırken, elinden tek gelen hayatı suçlamak.
Güzel-miş gibi görünen birsürü şeyin arasından o da iyi-miş gibi yapmaya çalışıyor. Her şey kontrol altınday-mış gibi. Güneş gökyüzünde onun için parlıyor-muş, gökyüzü mavinin her türlü tonuna sırf onun için bürünüyor-muş gibi... Huzurluy-muş gibi.. sanki istediği herşeyi elde edebilir-miş gibi...
Onca miş ve mış gibi varken ortalıkta birinin onu anlar-mış gibi yapmasına ihtiyacı var ölesiye.Çünkü sakinleşmeye, güvenli denizlerde yüzmeye, saçlarının okşanmasına, fırtınanın ortasında bir sığınağa ihtiyacı var...Pastadan çıkan dansçıya milli piyangodaki büyük ikramiyeye, telefonla arama jokerine, bir mucizeye ihtiyacı var.
Bir zamanlar mucizeleri görmek kolaydı diye geçirdi içidnde.. onları gören tarafını kaybetmenin yasıyla...
Keşke dedi içinden... Keşke.
10 Temmuz 2012 Salı
22 Mart 2012 Perşembe
maddesel yorgunluklar
-ihtimallerin sonsuzluğu ruhuma iyi gelmiyor.
-her şeye ve herkese yetme çabam o kadar nafile ki sonunda tek hissedebildiğim hiçbir şeye ve hiç kimseye yetemediğim duygusu
-gelecek fikri ne zamandır beni korkutur oldu hatırlamıyorum bile. şuanda oturduğum masanın dışında kalan bütün masalar, sokaklarında gezdiğim şehir dışındaki bütün şehirler, yanlarında kendimi güvende hissettiğim insanların dışındaki bütün insanlar, sakladıkları gizemler bir yana benim için potansiyel kalp sıkışmaları. biri kafamdan onları alsın.
- acı çekmediğim zamanlar tek yapabildiğim kendimi tireli ifade edebilmek. Aslında nekadar madde maddeyim.
30 Ekim 2011 Pazar
gözleri öylece aralandığında gün doğuyordu. sanki zaten mükemmel olan anı daha da güzel kılmak istermiş gibiydi gökyüzünün hali.çıkmazdı aslında sıcacık yataktan ama kalktı 2 eski fotograf makinasından birini aldı, yavaşça deklanşöre bastı. küçük bi ses çıktı o da gözlerini araladı, kadına baktı ve usulca gülümsedi. orda, o anda herşey olması gerektiği gibiydi, sonsuza kadar olmasını istediği gibi.
şimdi mi? şimdi ne gözleri aralanıyor, ne penceresinden gün doğumu görünüyor, ne de yanıında ayaklarını ısıtıcak bir çift ayak var.
1 Ekim 2011 Cumartesi
Nokta.
Kalbimdeki bu düz boşluk, ve bu bayatlık duygusu beni üzüyor. Kafamızda o büyük aşkları yaratırken, o insanın gerçekte olduğu şeyi kaçırıyoruz sanırm.
Bu sefer onu kendi kafamda yaratmadığıma çok emindim üstelik. Bu sefer bi insanın kafamdaki yansımasına değil aslında kalbine dokunabildiğime inanmıştım. Hani gözlerinin içine baktığımda gördüğüm adamın gerçekliğiyle uçuş uçuş olmuştu kalbim. Öylesine sevince insan, o "şey" sonlanırken de hakettiği gibi sonlansın istiyor.Hakettiği gibi sonlandırabilecek bi adamı sevmiş olmayı dilerdim.Aşkı yaşamayı bildiği (bilir gibi yaptığı) gibi ayrılığı da bilicek bir adamı. Yaptığım onca şeyden sonra en azından aldatmıcak, ayrılırken bile üzmeye kıyamıcak bi adam. Beklentilerimin gerçeklikle buluştuğu yerde hava çok bulutlu, yer yer sağanak yağışlı.
Ama endişeye gerek yok, geriye uğruna ağlayabiliceğim duygularımı kalmadığı için, ağlamıyorum. Uğruna konuşucak,düşünücek güzel bi oakdar hüzün saçan acılarım olmadığı için düşünmüyorum. Hayatımda en değer verdiğim adamdan ayrıldım ama oturup acısını bile yşamıyorum. Teşekkürler türkiye.